25 Mart 2020 Çarşamba

8.SINIF TÜRKÇE DENEME 1


8.SINIF TÜRKÇE DENEME 1


Asmin, heyecanlı bir şekilde anlatıyordu annesine:
“ Türkçe Öğretmenimiz yarışma düzenledi bugün. Sınıfı gruplara ayırdı ve her gruptan tek paragraflık bir metin yazmasını istedi. En iyi yazan da bizim grup oldu. İstediği özelliklerde öyle bir paragraf yazdık ki herkes bizi alkışladı.”
Anne meraklanmıştı:
“Yazı yazıdır, ne özelliği olacakmış ki?”
“Öyle değil anne, her yazının kendince bir özelliği var. Konu serbestti ama deneme türünde yazılmalıydı. Akıcı ve şiirsel bir üslup kullanmalıydık. Tanık gösterme ve kişileştirme yapmalıydık. Yazdığımız, tam da böyle bir metindi.”
Asmin’in bu uçarı hâli annenin hoşuna gitmişti.
“Tebrik ederim kızım! Eee (…)?”
“E si, hocamız hafta sonu yemeğe götürecek.”

(1 ve 2. soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız!)

1- Parçaya göre Asmin ve grubu, aşağıdaki metinlerden hangisini yazmıştır?

A) Yaşam tarzımız, sözcüklerin de anlamını değiştiriyor dostlarım. Eskiden ‘melek gibi insan’ dediğinizde hayalinizde ideal insan tipi belirirdi. Kırılan gönülleri yaparlar, dargın dostları barıştırırlar, yardıma ihtiyacı olanlara Hızır gibi yetişirlerdi. Bu söz, şimdilerde zararı dokunmayan insanlar için kullanılmaya başlandı. Etliye sütlüye karışmayan, zararı olmadığı hâlde faydası da dokunmayan, kimseyle bir alıp vereceği bulunmayan kişileri tanımlar oldu. Yakın gelecekte şimdiki anlamını da yitireceğini ve düşene tekme vuranın bu sıfatla anılacağını düşünüyorum.

B) “Şair nedir, şiir ne işe yarar?” sorularının cevabını İbn-i Sina’dan dinleyelim. “Şair söz sultanıdır, hekim ise vücut uzmanı; şairin dil güzelliği ruha zevk verir, hekimin de özverisi hastayı iyileştirir.”

Kişi, şiir sayesinde daha duygusal olur çünkü şiir, duygunun dizeye ve sözcüğe dökülmüş şeklidir. Bu cihetiyle ferahlamaya yön verir, coşkuya coşku katar; yüreği içselleştiren bir araç olur. Bakmayın şairin kalemi inlettiğine, esas inleyen şairin kendisidir. Siz de birine duygusallık kazandırmak istiyorsanız ona şiir okumayı önerin.

C) Shakespeare’in ünlü bir sözü vardır: “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” Olmamak, benim sözlüğümde yer almaz çünkü yazarlık, benim için olmak meselesidir. “Yapamıyorum!” deyip kalem kırmam. Sözcüklerimin boynu bükük mü kalsın, yalnızlığa ağıt mı yaksın kalemim? Hayır, asla! Diz kırarım ve olana dek yazarım. Biliyorum ki vurduğu yerden ses getiren eserler kararlı duruş ile ortaya çıkar. Edebiyat ağacının gövdesini oluşturan sanatçılarımız birkaç olmazı bahane etseydi şaheserler çıkar mıydı ortaya?

D) Yazın. Kendinizi bulmak, düşünce ufkunuzu açmak, bulunduğunuz yerden daha ileriye gitmek istiyorsanız -kötü de olsa- yazın. Ne kadar yazsam olmuyor deyip asla karamsarlığa düşmeyin. Yürümeyi yeni öğrenen bir çocuk zamanla nasıl yürürse siz de zamanla iyi yazmaya başlayacaksınız çünkü yazmayı öğrenmek deneyerek oluyor, usta olmanın yolu acemilikten geçiyor; düşmeden yazamazsınız. Mükemmelliği -elbette- yakalayacaksınız, yeter ki yazmayı alışkanlık hâline getirin ve pes etmeyin.





2- Düşüncenin akışına göre, üç nokta (…) ile belirtilen yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlede ‘şaşma ve merak’ anlamı sağlanmış olur?

A) nasıl yani?                                B) mademki öyle!
C) yok artık!                                  D) sonra?







3- Aşağıdakilerden hangisi “Hiçbir engelle karşılaşmadığınız, hiçbir zorluğunu çekmediğiniz bir yol sizi nereye ulaştırabilir ki?” cümlesine anlam olarak en yakındır?

A) Farklı yöntemler başarıya da ulaştırır.
B) Kısa süreli başarılar kalıcılıktan uzaktır.
C) Gerçek başarı alın teri ile elde edilir.
D) Tecrübeye danışan, başarı yollarını arşınlar.












4-
I- Döndüm daldan kopan kuru yaprağa,
      Seher yeli dağıt beni, kır beni!
      Götür tozlarımı burdan uzağa,
      Yârin çıplak ayağına sür beni!

 II- Aldım sazı, çıktım gurbet görmeye,
      Dönüp yâre geldim yüzüm sürmeye.
      Ne lüzum var şuna buna sormaya,
      Senden ayrı ne hâl oldum, gör beni!

III- Ayın şavkı vurur sazım üstüne,
      Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne.
      Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne,
      Ay bir yandan sen bir yandan sar beni!

IV- Yedi yıldır uğramadım yurduma,
      Dert ortağı aramadım derdime.
      Geleceksen bir gün düşüp ardıma,
      Kula değil yüreğine sor beni!

                                                        Sabahattin ALİ

Numaralanmış dörtlüklerin hangilerinde zarf-fiil yoktur?

A) I ve III                                         B) II ve IV         
C) I ve II                                          D) III ve IV




5- “Soğanın dalda yetiştiğini zanneden çocukları bu şekilde düşünmeye iten sebep, anne ve babaların kirlenir diye çocuğunun toprakla oynamasını istememeleridir.” diyen biri, aşağıdakilerden hangisini savunmaktadır?

A) Doğa sevgisinin ancak çocuk yaşlarda kazandırılabileceğini
B) Çocukların toprakla bütünleşmesi gerektiğini
C) Bazı anne babaların çocuk yetiştirme konusunda uzman olduğunu
D) Doğanın bazen sağlık problemlerine yol açtığını











6- Evinde ve kalbinde kitap barındırmayan biriyle konuşabileceğim hiçbir şey yoktur. Tanıyıp tanımamam; dini, dili, ırkı hiç önemli değildir. Bunun yanı sıra, odasının bir köşesinde kitaplarını dizili gördüğüm biri hakkında “İşte bu da benden!” demekten kendimi alamam ve oturur, onunla koyu bir sohbete dalarım.

Metnin yazarı, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini vurgulamak istemiştir?

A) Tanımadığı kişilere ısınamadığını
B) İyi bir gözlemci olduğunu
C) Kitap dostlarıyla iyi anlaşabildiğini
D) Kitaplara çok değer verdiğini











7- Bu şehrin görüntüsü çok çabuk değişiyor. Gün geçmiyor ki boş bir arsadan bir yapı göklere yükselmesin. Çocukların top oynayabilecekleri bir yer de kalmıyor hâliyle. Dünün güzelim bahçeleri bakıyoruz asfalt olmuş. Ne sağlık soluyabileceğimiz bir çiçek ne gölgesinde soluklanacağımız bir ağaç; hep beton, hep beton…  Öte yandan hep var olacağını düşündüğümüz vefakâr insanlarımız da görünmüyor artık. Bizden saklandıklarını düşünüyorum bazen. Acaba gökdelenler çoğalırken onlar mı azalıyor ne?

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yazarın yakındığı durumlardan biri değildir?

A) Vefa sahibi insanların azalması
B) Şehrin hızla büyümesi
C) Yeşil alanların betona dönüşmesi
D) Yaşamın pahalı hâle gelmesi



8-
I- ama hissetmek istemediklerinizi

II- gözlerinizi kapatarak engelleyebilirsiniz

III- kalbinizi kapatarak engelleyemezsiniz

IV- görmek istemediklerinizi

Yukarıdaki sözler kurallı ve anlamlı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sondan ikinci olur?

A) I                B) II             C) III             D) IV








9- Yazma hususunda konu sıkıntısı çektiğimi söyleyemem. Doğa, insan, fikir; kısacası var olan her şey bana göz kırpıyor, neden konu bulmakta zorlanayım ki? Hayatta bu kadar örs, bende de kalem gibi bir çekiç varken bu demiri daha çok döverim.

Bu metnin tamamı dikkate alındığında yazar, altı çizili cümleyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A) Okunan bir kitabın kişinin hayatını değiştirebildiğini
B) Okumak ile yazmak arasındaki ilişkinin devamlılığını
C) Sahip olduğu fikirleri başkalarına aktarmak gerektiğini
D) Yaşamdaki her şeyin yazıya aktarılacak bir konu olduğunu












10-
I- cennet yapmadığın sürece

II- kaçtığın her yer

III- cehennemdir

III- yaşadığın yeri

Bu söz grupları anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi özne olur?

A) I                 B) II                 C) III                D) IV







11-
 

Zarf tamlayıcısı yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar, şart, sebep, birliktelik, vasıta yönlerinden tamamlayan sözcük veya sözcük gruplarıdır. Yükleme sorulan “ne zaman, nasıl, niçin, neden, ne kadar, ne ile, ne şekilde, nereye?” sorularına cevap verir. “Arı gibi çalışırdı.” cümlesinde yükleme “nasıl?” sorusunu sorduğumuzda alacağımız cevap bize zarf tamlayıcısını verecektir: arı gibi.


Buna göre, aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf tamlayıcısına yer verildiği söylenemez?

A) Kapıya vurmak için tokmağa uzanmıştı ki açılıverdi kapı.
B) Çocuğun rengi de iyice kaçmıştı, bu hastalıklı yüz doktor istiyordu.
C) Anadolu uygarlığını benimsemek Anadolu’yu benimsemektir.
D) Gençlerin ilgisini derse çekme sebebiyle acayip şeyler yapıyordu,







12-
I- Ağaçların budama mevsimi geldi çattı fakat Ali Beyimizin üşengeçliği üzerinde, “Çalışmam da çalışmam!” diyor.

II- Şiir yazma serüvenim Cahit Sıtkı’yı tanımamla başladı, sonra da kendi yolumu çizdim.

III- Sağda solda şaşkınlar gibi gezip durdum, Allah’ın bir kulu çıkıp da “Gel, misafirim ol.” demedi.

IV- Hilal kaş altında bir gözleri var krallar tahtına değer, gülümseme yarışında birinciliği kimseye kaptırmıyor.

Bu cümlelerdeki altı çizili sözcüklerin hangisinde “-me, -ma” eki diğerlerinden farklı bir işlevde kullanılmıştır?

A) I.                B) II.                C) III.                 D) IV.







13-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öznel bir anlatım yoktur?

A) Denemenin usta yazarı Nurullah Ataç, yazılarında ‘ve’ bağlacına yer vermemiştir.
B) Yazarın bütün romanlarında olağanüstü olay örgüleriyle karşılaşıyorsunuz.
C) Dudağından sözler döküldüğünde ırmaklar çağlıyor sanırdım; öylesini tatlı, öylesine coşkun.
D) Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiirlerindeki lirizmi başka şairlerde bulamazsınız.




14-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “beklentinin gerçekleşmemesi” anlamı vardır?

A) Tek başına manevra yapan bir lokomotif rahatlığı ile yaşıyor hayatını; bir gün bir şehrin eğlence mekânında, öteki gün bir sahil kentinde plajda güneşlenirken buluyorsunuz.

B)Sattıkları son bileziğin parasını idareli kullanmak zorundaydılar, elde avuçta satabilecek bir şeyleri kalmamıştı artık.

C) Yaşadığı son olaydan sonra akıllandığını düşünmüştüm fakat ne gezer! Akıllanmak bir yana, çığırından çıkmış, yana yöreye saldırır olmuştu.

D) Sağına soluna selamlar dağıtarak telaşsız bir şekilde gelip karşımda durdu, yorgun görünüyordu, hemen iskemle uzattım.












15- Aşağıdaki cümlelerden hangisi söyleyenin kişisel düşüncesini içermemektedir?

A) Yazdıklarım, öz değerlerimizden doğup torunlarımıza coşkuyla akan bir ırmaktan başka bir şey değildir.

B) Sıradan bir deneme yazmak kolaydır da şiir havası soluyan deneme yazmak -uğraşan bilir ki- pek zordur.

C) Sabahları somurtarak uyanmak istemiyorsanız geceleyin yatarken başucunuza sevgi bırakmalısınız.

D) 73 kilometre uzunluğundaki Ulubey Kanyonu, Uşak’a 30 kilometre uzaklıktaki Ulubey ilçesindedir.






16- Önceki yıl piyasaya sürdüğü kitabında, yaptığı yurt içi gezilerini anlatmıştı. Geçen hafta raflarda yerini alan son kitabında ise kendi sırlarını kendine fısıldayan tarihi mekânları anı tadında ve canlı bir üslupla aktarmış.

Parçada, altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir?

A) Turist çeken ve ziyaretçisi çok olan
B) Ulaşımı kolaylıkla sağlanabilen
C) Civarında yerleşim merkezleri bulunmayan
D) Pek bilinmeyen ve yalnızlığa terk edilen







17-
 

Yüklemi isim ve isim soylu olan cümlelere isim cümleleri, yüklemi fiil olan cümlelere ise fiil cümleleri denir. “Merdiven başında beni çağırdı.” cümlesinde altı çizili sözcük, türü bakımından fiildir ve yüklem görevindedir. Bu nedenle de cümle, fiil cümlesidir.


(I) Gözlerimden uyku aktığı hâlde uyuyamamak gibi bir derdim vardır benim. (II) Kurşun gibi ağırlaşan göz kapaklarım ha kapandı ha kapanacak derken uğursuz bir düşünce musallat olur beynime. (III) Nerden gelir, nasıl gelir beni bulur; anlayamam.  (IV) ‘Şeytan!’ da desem, sağa sola da dönsem uyuyamamanın sersemliğiyle dolanır dururum gün boyu.   

Bu metinde numaralanmış cümlelerden hangisi isim cümlesidir?

A) I                 B) II                  C) III                 D) IV











18- Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekteydi.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi yapısı bakımından bu cümleyle özdeştir?

A)  Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine koydu.
B) Gecekonduların çevreleri süslü gökdelenlerle sarılmıştır.
C) 
Benim küskün talihimin bana verdiği ızdırap yeter.
D)Önce sallandı, sonra büyük bir gürültüyle yere düştü.










19- (I) Balta, alttan alttan gittikçe boğuk sesler çıkararak kütürdüyor; yavaş, beyaz yongalar çiy düşmüş otlar üzerine saçılıyordu. (II) Derken, maharetli üç beş vuruşla birlikte hafif bir çatırtı işitildi. (III) Ağaç, bütün gövdesiyle titredi, biraz eğildi, sonra kökü üzerinde korkuyla irkilerek yeniden doğruldu. (IV) Bir an için her şey sustu ama bir müddet sonra bir ağaç daha eğildi, gövdesinden yükselen çatırtılar çoğaldı, budakları kırılıp dalları alta doğru sarkarak kara toprağa baş aşağı devrildi.

Numaralanmış cümlelerden hangisi öznesine göre edilgen yapıdadır?

A) I                B) II                C) III              D) IV



20- Aşağıdaki metinlerin hangisinde “Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin!” deyiminin anlamı yoktur?

A) Babamın verdiği görevleri yapmam gerektiğini anlamıştım çünkü kalmakla gitmek arasında iki seçenek sunmuştu bana. Her defasında bir şans daha vermiş ve ben her defasında “Yapmasam da bir şey demez.” diye diye hem kendimi hem de onu kandırmıştım. Sabrının sonuna geldiğini çatık kaşlarından anlamıştım. Zavallı kulağım, şimdiye kadar babamdan duymadığı en sert sözleri işitmişti: “Son şansın!” demişti. “Bu kez de yapmasan gidersin bu evden.”

B) Çocuğumun istediği bisikleti alamamak bir baba olarak bana acı veriyor. Geçen gün patronun kapısına vardım. Geçinemediğimi, yaptığım işe göre maaşımın düşük olduğunu söyledim. O ise koltuğuna yaslandı, gözlüğünün üzerinden bakıp “Aldığının yarısına çalışacak sürüyle adam var dışarda.” dedi. “Beğenmiyorsan kapı orada.” Odadan çıkarken içim kan ağlıyordu. Oğlumun bisikleti geldi gözümün önüne, yutkundum; çarnaçar işimin başına döndüm.  

C) Çölde yaşam kolay değildir. Sıcak, kum ve susuzluk bir araya geldi mi çekilmez bir hâl alır çoğu kez. Bizim için en yaşamsal nesne, sudur. Bu yüzden sulak alanları tercih ederiz. Böyle yerlerde hayvanlarımız için yiyecek boldur. Deve besleriz daha çok, yaşantımız onlar üzerine kuruludur. İyi maaşla çalıştırdığımız çobanlarımız vardır; önlerine kattıkları gibi şu otlak senin bu çayırlık benim der, güderler sürülerini.

D) “İşine gelirse!” Ne kolaydı söyleyebilmek. “İşine gelirse!” Müdürün gamsız olduğunu bilirdim ama bu kadar merhametsiz olacağını düşünmemiştim. Ne demek işine gelirse? Kolay mı öyle bırakıp gitmek? Olur mu, yıllarımı verdiğim bu şirketi, sırf müdürün saçma kurallarına isyan ediyorum diye bırakıp gitmek olur mu? Neymiş efendim, ya onun emirlerini uygularmışım ya da bırakıp gidermişim! Gider miyim hiç? Onca çoluk çocuk dururken gider miyim sandı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder