□ 1- AŞAMALI DURUM: Bir eylemin gittikçe artarak
veya azalarak gelişmesidir.
»Bu derenin suyu giderek azalıyor. »Havalar günden güne
ısınıyor.
»Başarıya adım adım ulaşılır. »Damlaya damlaya göl olur.
□ 2- AZIMSAMA: Bir
şeyin miktarını az bulma, yeterli görmeme anlamı vardır. Genellikle ölçülebilir
(nicel) özelliklerle ilgili cümlelerdir. Küçümseme ile karıştırılmamalıdır.
»Koca okulda bu kadar mı öğrenci var. »Bu sorulardan bu not mu alını?
»Aldığım maaş bakkala bile yetmiyor. »Bahşiş diye bunu mu verdi?
□ 3- BEKLENTİ: Bir
olayın gerçekleşmesini veya gerçekleşmemesini isteme anlamı içeren cümlelerdir.
“Ummak, sanmak’’ gibi eylemlere dikkat edilmelidir.
»Börek bir saatte pişer
sanırım. »Bu
olayı kısa sürede atlatmanı umuyorum.
»Bu testleri bugün çözeriz sanmıştım. »Kitabı bir gecede okurum sanıyordum.
□ 4- BETİMLEME (TASVİR): Bir
manzarayı, kişiyi veya nesneyi benzerlerinden ayıran temel nitelikleriyle
anlatan cümlelerdir. Yani resim yapar gibi anlatmaktır.
»Artık bahar geldi derken hava
bozmuş; kırlar, sokaklar, damlar karla örtülmüştü.
»Az konuşan, doğruyu söyleyen;
söylediğini tartan bir adamdı.
»Güç işlerde çalışmaktan
nasırlaşmış, kara, kıllı ellerini çekinerek bana doğru uzattı.
□ 5- ELEŞTİRİ: Bir kişinin, bir eserin, bir konunun doğru
ya da hatalı yönlerini ifade eden cümlelerdir. Eleştiri olumlu da olumsuz da
olabilir.
»Usta şair son yapıtında kendini tekrar etmekten
kurtulamamış. (Olumsuz eleştiri)
»Tablolarında fırçasını büyük bir ustalıkla kullandığı
hemen göze çarpıyor. (Olumlu eleştiri)
»Romanın kurgusu çok güzel, ancak şiirler yama gibi durmuş.
(Olumlu - Olumsuz eleştiri)
□ Öz Eleştiri: Kişinin kendine yönelik yaptığı eleştiri
cümleleridir.
»Bu kadar tembellik yapmasaydım şimdiye kadar işim
biterdi.
»Düşünmeden konuştuğum için arkadaşımın kalbini kırdım.
□ 6- EŞİTLİK: İki
ya da daha fazla kavramın veya durumun birbirine denk olmasını ifade eden
cümlelerdir.
» Boyca birbirleriyle aynılar. »Elmayı tam
ortasından ikiye böldü.
» Bu
şirketteki ortaklığımız yarı yarıyadır. »Bu
pastayı kardeş payı yapabiliriz Suzan
□ 7- HAYIFLANMA: Kişinin bir duruma karşı kendi
kendine üzülmesi veya pişman olmasıdır.
» Nasıl geçti
habersiz o güzelim yıllarım. »O güzelim kız, birkaç yılda çöküp
yaşlandı.
»Ne yazık ki tatili değerlendiremedik. »Yazık sana verdiğim emeklere.
□ 8- İÇERİK (KONU/MUHTEVA): “Sanatçı ne anlatıyor?”
sorusu konuyu yani
içeriği(anlatılanları) verir.
»Kemal Tahir
Toprak Ana’da Osmanlı’nın kuruluş yıllarını anlatıyor.
»Şiirlerinde yalnızlığını güçsüzlüğünü dile
getiriyor.
»Bu romanda aydınlar ile yıllar yılı yüz
üstü bırakılmış olan köylü arasındaki uçurum vurgulanmış.
□ 9- KARŞILAŞTIRMA: Bir
düşünce ya da kavramı daha anlaşılır hale getirebilme amacıyla onun herhangi
bir yönünün başka düşüncelerle veya kavramlarla kıyaslanmasıdır.
»Adnan yaşça Ahmet'ten büyük(tür). »Ablam kardeşimden daha
anlayışlıdır.
»Buğra, en az senin kadar iyi satranç
oynar. »Dinlemek de konuşmak kadar önemlidir.
□ 10- KİNAYE:
Cümlede ifade edilen düşüncenin, genellikle alaycı biçimde,
tersini kastetmektir.
» Çok
çalıştığın zayıflardan belli oluyor. »Zaten
harika oynağınız için 4-0 yenildiniz.
»Eşini
çok sevdiği dövmesinden belli! »Para işlerini iyi bildiği için dükkânı batırdı(!)
11- KÜÇÜMSEME: Bir şeye değer ya da önem vermeme, bir
şeyle alay etme, niteliklerini küçümseme anlamı vardır. Azımsama ile
karıştırılmamalıdır.
»Sanki kendisi her şeyi biliyor. »Bu da yemek mi ben daha iyisini yaparım.
»Bir paragraf yazmakla yazar mı oldun? »Kendini nimetten mi sayıyorsun sen?
□ 12- OLASILIK(İHTİMAL): Bir
eylemin ya da durumun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belli olmamasıdır. “Galiba, belki, sanırım, gibi, olmalı, -dır, -tır, -ebilmek” gibi ifadeler
cümleye olasılık anlamı katabilir.
»Sana mektup yazacağını sanmıyorum. »Bu hastalık hemen geçmeyebilir.
»Dün beni arayan Hakan
olmalı. »Kim bilir belki yarın,
belki yarından da yakın.
□ 13- ONAYLAMA:
Bir sözün, bir işin, bir davranışın doğru ve yerinde bulunarak kabul
edildiğini, tasdik edildiğini bildiren cümlelerdir.
»Rolünü çok iyi oynadın. »İşini
iyi yaptığın belli oluyor.
»Büyüklerine saygı göstermen çok güzeldi. »Son saniyede topu potaya atman
doğruydu.
□ 14- ÖNERİ(TAVSİYE): Bir
konudaki eksiğin giderilmesi ya da bir sorunu çözmek için öne sürülen görüş,
incelenmek için ileri sürülen tekliftir.
»Güler yüzlü
olmayan dükkân açmasın. »Kendinize belli
bir hedef belirleyin.
»Ben diğer senaryoyu çekelim, diyorum. »Bence yanınıza şemsiye alın.
□ 15- ÖN YARGI: Bir
kimse veya olay hakkında yeterince bilgi sahibi olunmamasına rağmen önceden
peşin hüküm vermektir.
» Bu kitap çok satacak. »Bu
çocuk ileride büyük adam olacak.(Olumlu ön yargı)
»Göreceksin, haftaya kadar bitmeyecek. »Bu işi kesinlikle
başaramayacak. (Olumsuz ön yargı)
□ 16- SİTEM: Bir kişiye, yaptığı
hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık gibi duygular
uyandırdığını öfkelenmeden belirtme durumudur.
»Hadi gelmedin, bari telefon etseydin. »Yemekten biraz da bana niye ayırmadın?
»Buraya gelmiş de bizi aramamış. »Sen buralara gelir miydin?
□ 17-TANIM: Bir varlığın ya da
kavramın ne olduğunu açıklayan cümlelerdir.“ Bu nedir?’’ sorusunun cevabını içerir. Tanımlar nesnel olabileceği
gibi öznel de olabilir. Olumsuz yargılar tanım değildir.
»Ankara ülkemizin
başkentidir.(Nesnel
Tanım) »Kalem, yazmaya yarayan araçtır. (Nesnel Tanım)
»Kitap en iyi dosttur. (Öznel Tanım) »Mavi en sevdiğim renktir.(Öznel Tanım)
»Doğayı sevmeyen, insan olamaz.(Tanım değil) »Eğitim yapılmayan yer okul değildir. ( Tanım değil. )
□ 18- ÜSLUP (ANLATIM): Bir
duyguyu, düşünceyi anlatma, söyleme biçimidir. Sözcüklerin seçimi ve kullanımı
gibi dil ve anlatımla ilgili özelliklerin bütünüdür. “Sanatçı ne anlatıyor?”
sorusu konuyu(içeriği), “Nasıl
anlatıyor?” sorusu üslubu
verir.
»Yazar, yapıtlarında köy yaşamını yerel bir
söyleyişle ele alıyor.
»Anılarında, yurtdışında yaşadığı yılları,
içten bir anlatımla kaleme almıştır.
»Konuşma dilini yansıtan anlatımı sayesinde, okurlar
yazılarını son derece içten buluyordu.
□ 19- VARSAYIM: Gerçekleşmemiş
bir eylem ya da durumu gerçekleşmiş gibi kabul etmektir.
“Diyelim ki, farz edelim, kabul edelim, tut
ki, düşün ki” gibi söz veya söz öbekleriyle sağlanır.
»Farz et uçak seferleri iptal edildi. »Onun da senin gibi davrandığını düşün.
»Tut ki konuklar biraz gecikti… »Diyelim ki seni işe aldılar, işi becerebilecek misin?
□ 20- YAKINMA: Bir durum veya olaydan memnun olmamayı,
şikâyet ederek anlatan cümlelerdir.
»Her defasında en zor işi bana
veriyor. »Kurallara uyan yok, herkes bildiğini
okuyor.
»Bu çocuklar artık beni hiç dinlemiyor. »Bu berbat yollar artık milleti bezdirdi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder