ATASÖZLERİ
Uzun gözlem ve deneyimler sonucu oluşmuş, bilgi ve öğüt
veren kalıplaşmış sözlere atasözü denir.
Atasözlerinin Özellikleri
1. Atasözlerinin söyleyeni belli değildir, atasözleri
halkın ortak malıdır.
Atasözleri anonimdir yani atasözünü söyleyen kişi belli
değildir.
2. Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Bu yüzden atasözünü
oluşturan sözcükler yerine başka sözcükler getirilemez, sözcüklerin
sıralanışında da değişiklik yapılamaz.
Örnek» “Damlaya damlaya göl olur. ”
atasözünde bulunan “göl” sözcüğünün yerine “havuz” sözcüğünü getiremeyiz.
Sözcüklerin yerlerini değiştirip “Göl damlaya damlaya olur.” da diyemeyiz.
Atasözlerinin hepsi tamamlanmış bir yargı bildirir. Bu nedenle atasözleri cümle
değeri taşır.
3. Atasözlerinin birçoğunda mecazlı bir söyleyiş vardır.
Örnek» “Terzi kendi söküğünü dikemez ”
atasözü, “İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine yapamazlar.”
anlamını taşır. Bu atasözünün terziyle, sökükle bir ilgisi yoktur.
4. Çok az da olsa gerçek anlam taşıyan atasözleri de
vardır.
Örnek» Dost ile ye, iç; alışveriş etme.
» Bugünün işini yarına bırakma.
» Bugünün işini yarına bırakma.
5. Atasözlerinin bazıları aynı veya yakın anlamlıdır.
Örnek
» Mum dibine ışık vermez. ↔ Terzi kendi
söküğünü dikemez.
» Körle yatan şaşı kalkar. ↔ Üzüm üzüme baka baka kararır. ↔ İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar.
» Körle yatan şaşı kalkar. ↔ Üzüm üzüme baka baka kararır. ↔ İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar.
6. Atasözlerinin bazıları zıt anlamlıdır.
Örnek
» Fazla mal göz çıkarmaz. → Azıcık aşım, kaygısız
başım.
» İyilik eden iyilik bulur. → İyilikten maraz doğar.
» İyilik eden iyilik bulur. → İyilikten maraz doğar.
DEYİMLER
Bir olayı, bir durumu, bir kavramı daha etkileyici anlatmak
için en az iki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan ve çoğu zaman gerçek
anlamdan uzaklaşıp kendine özgü anlam kazanan kelime gruplarına deyim denir.
Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Birkaç cümleyle anlatabileceğimiz bir durumu iki üç sözcükten oluşan bir deyimle anlatabiliriz. Böylece kısa ve özlü anlatım sağlamış oluruz.
Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Birkaç cümleyle anlatabileceğimiz bir durumu iki üç sözcükten oluşan bir deyimle anlatabiliriz. Böylece kısa ve özlü anlatım sağlamış oluruz.
Örnek
sırt: Boyundan bele kadarki bölüm
yer: Bir şeyin kapladığı boşluk, mekan.
gelmek: ulaşmak, varmak.» Sırtı yere gelmemek: Güçlü olmak, sarsılmamak, yerinden düşürülememek.
yer: Bir şeyin kapladığı boşluk, mekan.
gelmek: ulaşmak, varmak.» Sırtı yere gelmemek: Güçlü olmak, sarsılmamak, yerinden düşürülememek.
Deyimlerin Özellikleri
1. Deyimler kalıplaşmış sözcüklerdir. Deyimlerde bulunan
sözcüklerin yerine eş anlamlıları bile getirilemez. Sözcüklerin yerleri
değiştirilemez. Bu şekilde bir kullanım anlatım bozukluğuna yol açar.
Örnek
» Sürahiden boşalırcasına yağmak (Yanlış)
» Bardaktan boşalırcasına yağmak (Doğru)» Suratından düşen bin parça (Yanlış)
» Yüzünden düşen bin parça (Doğru)
» Bardaktan boşalırcasına yağmak (Doğru)» Suratından düşen bin parça (Yanlış)
» Yüzünden düşen bin parça (Doğru)
2. Deyimler şahsa ve zamana göre çekimlenebilir.
Örnek
» Ödevimi yapınca öğretmenin gözüne
girdim. (Ben)
» Ödevimizi yapınca öğretmenin gözüne girdik. (Biz)
» Ödevimizi yapınca öğretmenin gözüne girdik. (Biz)
3. Deyimler genellikle mecaz anlamlıdır.
Örnek
» “Kök söktürmek” deyimi “bir bitkinin kökünü
çıkarttırmak” değil, “güçlük çıkarmak, uğraştırmak” anlamındadır.
» “Hapı yutmak” deyimi “ilaç içmek” değil, “kötü duruma düşmek” anlamındadır.
» “Hapı yutmak” deyimi “ilaç içmek” değil, “kötü duruma düşmek” anlamındadır.
4. Bazı deyimlerin gerçek anlamları da vardır.
Örnek
» Sır saklamak: Sırrı açıklamamak
» El sürmemek: Değmemek, dokunmamak
» El sürmemek: Değmemek, dokunmamak
5. Deyimler bir kavramı ya da bir durumu anlatmak için
kullanılır. Ders verme amacı taşımaz.
Örnek
» “Burun kıvırmak” deyimi, beğenmeyip küçümsemek
anlamını içermektedir. Herhangi bir ders verme amacı taşımamaktadır.
6. Deyimler sözcük grubu ya da cümle şeklinde
bulunabilir.
Örnek
» Ağzı kulaklarına varmak (sözcük grubu)
» İğne atsan yere düşmez (cümle)
» İçi içine sığmamak (sözcük grubu)
» Ne tadı var ne tuzu (cümle)
» İğne atsan yere düşmez (cümle)
» İçi içine sığmamak (sözcük grubu)
» Ne tadı var ne tuzu (cümle)
DEYİMLER VE ATASÖZLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ:
1. Çok eski zamanlardan günümüze ulaştıkları için kimin
tarafından söylendikleri belli değildir.
2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar.
3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar.
4. Genellikle mecaz anlam taşırlar.
2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar.
3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar.
4. Genellikle mecaz anlam taşırlar.
DEYİMLER İLE ATASÖZLERİ ARASINDAKİ FARKLAR:
1. Atasözleri cümle şeklindeyken, deyimler çoğunlukla söz grubu
şeklindedir.
Örnek
» İşleyen demir ışıldar. (atasözü)
» İki yakası bir araya gelmemek (deyim)
» İki yakası bir araya gelmemek (deyim)
2. Atasözleri tüm zamanlar için ve herkes için geçerlidir.
Deyimler ise anlık durumlar için ve sözü söyleyen kişi ya da kişiler için
geçerlidir.
Örnek
» “Öfkeyle kalkan zararla oturur” sözü her zaman ve
herkes için geçerli olduğu için atasözüdür
“kulak kabartmak” sözü ise anlık bir durumu bildirdiği için deyimdir.
“kulak kabartmak” sözü ise anlık bir durumu bildirdiği için deyimdir.
3. Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde
bulunulan durumları bildirir. Yani deyimlerin ders verme özelliği yoktur.
Örnek
» “Çobansız koyunu kurt kapar.” sözü ders verdiği
için atasözüdür.
“Burnu havada olmak” sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir
“Burnu havada olmak” sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder